Osmanlı Türkçesi Kur’an alfabesi ile yazılıp okunan Türkçedir. Osmanlı Türkçesi için daha çok “Osmanlıca” ifadesi kullanılmıştır. İslamiyet’in kabulü ile bu medeniyetin içine giren Türkler asırlarca eserlerini, kitaplarını, tarihini, edebiyatını, kanunlarını, sanatlarını kısaca hayata dair yazılı ne varsa hepsini Osmanlı Türkçesi dediğimiz Osmanlıca ile vermişler.
Osmanlı Türkçesi Kuran alfabesiyle yazıldığı için sayılar da Kuran alfabesiyle yazılır. Dikkat edilmesi gereken husus yazılar sağdan sola doğru yazılırken sayılar Latin alfabesindeki gibi soldan sağa doğru yazılır.
Osmanlı Devletinin hakim olduğu bütün yerlerde 13 ve 20. yy arasında kullanılmış, Arapça ve Farsçadan etkilenmiş Türk dilidir.
Osmanlı İmparatorluğu üç Kıta’da hakim olmuş ve bir çok milletleri, toplumları ve devletleri bir arada huzur içerisinde tutmayı başarmıştır. Altı asırdan fazla hayatını devan ettiren bu imparatorluk dünya tarihine ve kültürüne bu lisan ile pek çok şey kazandırmıştır.
Osmanlı Türkçe’sini Dönemsel Olarak Üçe Ayırılır
- Eski Osmanlı Türkçesi: 1300’lü yıllardan 1500’lü yılların ortasına kadar
- Klasik Osmanlı Türkçesi: 1500’lü yılların ortasından 1900’lü yıllara kadar
- Yeni Osmanlı Türkçesi: Tanzimat döneminden 1908 yılına kadar tasnif edebiliriz.
Türkler, İslamiyet’e dahil olduktan sonra Kur’an’da bulunan harflere Türkçede bulunan sesleri karşılayacak Farsçada bulunan yeni harfler eklemişlerdir. Kur’an harflerini esas alan yeni bir alfabe meydana getirmişlerdir.
Bu alfabe aynı zamanda diğer Müslüman Türkleri tarafından da kabul edilerek yaygın hale gelmiştir. Bu lisanı ilk önce Karahanlı Devleti, Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklular döneminde kullanılmış daha sonra Osmanlılar zamanında ise devlet dili haline getirmiştir.
Osmanlı Türkçesi Demek
Esasen Türkçe demektir. Fransızca, İngilizce, Rusça gibi ayrı bir dil değildir. Olamazda. Bu konuda Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Osmanlıca yabancı bir dil olarak anlaşılamaz, Arap harfleriyle yazılmış bir Türkçedir. Her lisanda zamanla bazı değişimler olabilir ancak bu durum ayrı bir dilden konuşmayı iktiza etmez.
Sonuçta ninelerimizin dedelerimiz mektuplaşma dilidir.” der. Bu konuda Kamus-i Türki yazarı Şemsettin Sami’nin de güçlü itirazları unutulmamalıdır.
Osmanlı Türkçesi içinde Arapça ve Farsça unsurların barındırması onu başka bir dil yapmaz. Attila İlhan Orta çağda Hristiyan kültürünün Yunanca ile Latince buna karşın İslam kültüründe Arapça ve Farsçanın ile olduğunu belirterek şöyle devam etmiştir.
“Osmanlı Türkçesinde Arapça ve Farsça ibarelerin olması onu ne Arapça ne de Farsça yapmıştır. Bunu ben bizzat tecrübe ederek gördüm. Bu dil hiçbir zaman bu dillerin esareti altına girmedi. Batı dillerine baktığımızda bu daha açık bir şekilde kendisini gösteriyor. Misal Fransızca diye bir dil yoktur.
Şimdi konuşulan ve yazılanlar Latincenin erozyona uğramış şeklidir. Eğer Fransızlar… Fransızcadan Latince kelimeleri çıkarmaya uğraşsalar geriye sadece 123 kelime kalır.”
Osmanlı Türkçesi
Türkçe, Arapça ve Farsça kelimelerden meydana gelen oldukça zengin bir dildir. Unutmayalım ki bu dil imparatorluk dilidir. İngilizler ne ile övünürler kendi dillerinde çok fazla kelime bulunmasından, Peki biz neden övünmeyelim? Osmanlı Türkçesi de övünülmesi gereken bir dildir.
Günümüzde maalesef konuşulan kelime sayısı 200-250 kelimeye kadar düşmüş durumdadır. Oysa daha önce bu kelime sayısı 3000-5000 idi. Eğer 3000 kelime ile konuşamıyorsak elbette Fuzuli’yi, Baki’yi, Katip Çelebi’yi de anlayamayabiliriz.
Osmanlı medeniyeti eserlerini okuyup anlamak ve zevkine varabilmek için bu dili bilmek ve öğrenmek gerekiyor. Bugün maalesef Osmanlıca dediğimiz zaman kabir taşları anlaşılıyor. Osmanlı Türkçesi bundan ibaret değildir.
Mezar taşlarına baktığımızda evet şiir, fıkra, ölüm doğum tarihleri vardır, sanatlar vardır ve yazı güzelliği vardır. O başkadır.
Osmanlıca kuran harflerinden müteşekkil olduğundan başka dillerden özellikle de Arapça ve Farsçadan etkilendiğinden içinde İslam kültürüne ait Arapça ve Farsça kelimeler ve terkipler girmiş ancak bu kelime ve terkipler zaman ile Türkçeleşmiş yada yeni anlamlar kazanmıştır.
Ecdadımızın kullandığı dili ve geçmişimizi bilmeden geleceğimizi nasıl inşa edeceğiz. Arşiv kaynaklarımız ise dünyanın en zengin kaynakları arasındadır. Öğrenmeyi, yaymayı ve kaynaklarımızı araştırmayı bir görev olarak görmek gerek.
Bu lisan hiçte anlatıldığı kadar zor değildir. Bu hakikate gerek sosyal medyadan gerek kurslardan öğrenenler binlerce şahitler vardır.
Osmanlıca mı? Osmanlı Türkçesi mi?
Halk arasında meşhur olan ve bilinen akla il gelen Osmanlıcadır. Fakat burada bir husus var ki Osmanlıca dediğimiz zaman akıllara sanki İngilizce gibi Fransızca gibi farklı bir dil geliyor.
Halbuki Osmanlıca dediğimiz şey Türkçesidir. Ondan dolayıdır ki Osmanlı Türkçesi demek daha uygun bir tabirdir.
Küçük bir sokak röportajı yayınlayalım. Durumumuzu görelim.
Osmanlıca Eğitim Nedir? Kaç derstir isimli makalemizi okudunuz mu?
Kitabeler nedir? Okumak için linke tıklayınız.