Osmanlıca mı? Osmanlı Türkçesi mi? Bu başlığı okuyanlara sorulsa muhtemelen ikisi de olabilir; Aralarında bir fark yoktur ki; Tabi ki Osmanlıca; Osmanlıca yanlış bir tabirdir, Osmanlı Türkçesi olmalıdır şeklinde cevap verenler olacaktır. O zaman gelin beraber bu sorunun cevabını arayalım.
Osmanlıca mı? Osmanlı Türkçesi mi? Aslında bu isimlendirme işi zor ve karışık bir konu olduğundan ki şimdiye kadar bir ittifak sağlanamamıştır. Bunda elbette bu konuya yeterince bakılmaması ve resmi kanallar tarafından ele alınmamış olmasının etkisi büyüktür.
Bu sorunun cevabını bulmak için evvela bu tabirlerin geçmişine bir göz atmak gerekir. Osmanlıca ve Osmanlı Türkçesi tabirlerini ve kullananların argümanlarına bakalım inceleyelim. Sonra ise Osmanlıca mı? Osmanlı Türkçesi mi? hangi isimlendirme uygun ona bakalım.
Osmanlıca Olmalı Diyenler
Osmanlıca mı? Evvelen biraz Osmanlıcadan bahis edelim. Lisan-i Osmani denince Osmanlı Devleti’ne ait lisan akla gelir, yani Osmanlıca. Elbette, Osmanlıca dediğimiz konuşma dili değil bir yazı dilidir. Lisan-ı Osmani denilse de, Osmanlıca denilse de buradaki ifadeler yazı dili olması hasebiyle kullanılır.
– Osmanlıca Türkçe, Arapça ve Farsçadan mürekkep bir lisan olarak görüldüğü için o zamanlar “Elsine-i Selase” (üç dil) olarak adlandırılmıştır. İslamiyet’in merkezinde olan Osmanlı devletinin Arapça ve Farsçanın tesirinde kalması, etkilenmesi işin doğası gereğiydi.
Kimler Osmanlıca demişler?
Osmanlıca tabiri aslında 19. yy ortalarına kadar gider. 1850 tarihinden sonra Osmanlıcılık siyasetinin etkisiyle edebiyatı ve dili de tanımlarken Türk değil, Osmanlı kelimesinin tercih edildiğini görüyoruz. Osmanlı zamanda basılan birçok esere Osmanlıca ismi verilmiştir. Örnek olarak;
Ahmed Mithat’ın kitabını isimlendirirken “Osmanlıca Kıraat Kitabı 1-2” tabirini kullanmakta olduğunu görüyoruz.
Namık Kemal’e ait olan meşhur makale “Lisan-ı Osmaninin edebiyatı hakkında” diye başlamıştır.
1910 yılında Mehmed Selahi tarafından kaleme alınan sözlük Kamus-i Osmani olarak isimlendirilmiştir.
Ali Nazima ve Faik Reşat’ın Osmanlı Lügati ile Ahmed Cevdet’e ait ilaveli Osmanlıca Cep Lügati gibi sözlüklerde de Türkçe değil, Osmani tabiri kullanılmıştır.
Hatta Türkçeyi ilk kez Osmanlıcanın dışında bağımsız bir dil olarak gördüğü ve kabul ettiği söylenen Ahmed Vefik Paşa bile lügatine Lehçe-i Osmani adını vermiştir!
– Anadolu toprakları haricinde başka yerlerdeki, devletlerdeki insanlar düşünüldüğünde Osmanlı Türkçesi tabirinin eksik düşeceğini söyleyenler de olmuştur.
Osmanlı Türkçesi Olmalı Diyenler
Türkçede yapım eki olan ca/ça anlatılırken bu ekin dil adları yaptığına vurgu anlatılır. Bu ek, millet adlarına getirilir ve o milletin dilini gösteren adlar oluşturulur. İngiliz-ce, Franız-ca, Rus-ça, Türk-çe gibi. Osmanlı Türkçesi dediğimizde ise Türkçe’nin bir dönemdeki adı; o zamanda aldığı hali tanımlar bize.
Yani Türkçe’nin eski halidir desek yanlış olmaz. Osmanlı Türkçesi’ni bugüne uzak kılan, en önemli unsur yapılan yazı değişikliği olmuştur. Osmanlıda Kuran alfabesinin kullanılmış olması ve şu zamanda Latincenin kullanılması bu ayrılığı daha da artırıyor.
Maalesef bir dönem Arapça ve Farsça kelimelerin biraz daha yoğun olarak Türkçe söz varlığı içinde bulunması ötelemek ve başkalaştırmak için mükemmel bir bahane sayılmış ve bu harf farklılığı sebebiyle “Osmanlıca” diyerek farklı bir dil algısı oluşturulmaya çalışılmıştır.
Bir dönemler Osmanlıca diyenler olduğu gibi Osmanlı Türkçesi diyenler olmamış mı? Elbette olmuş.
Kimler Osmanlıca Türkçesi demişler?
Örneğin bunlardan birisi olan Şemseddin Sami’dir. Asıl bu lisanla mütekellim olan kavmin ismi ‘Türk’ ve söyledikleri lisanın adı dahi ‘lisan-ı Türki’dir” der ve sözlüğüne Kamus-i Türk-i ismini verir.
Ziya Paşa ise Namık Kemalin aksine Türkçe tabirini kullandığını görüyoruz.
1876 Kanun-u Esasi’sinin 18. maddesinde “Devletin lisan-ı resmisi Türkçe” tabiri kullanılmıştır.
Türk dili ve yapısı üzerine araştırma yapan Batılı araştırmacıların eserlerine baktığımızda (Redhouse, Barker, A. Davids, C. Wells, Hagopian) çalışmalar sonucu “Türk dili” veya “Osmanlı Türkçesi” isimlendirmesi verdiklerini görüyoruz.
Prof. Dr. İlber Ortaylı ise “Osmanlıca öyle Fransızca Rusça gibi ayrı bir dil değildir. Arap harfleri ile yazılan bir Türkçedir.” demiştir.
Peki biz ne diyelim?
Osmanlıca mı? Osmanlı Türkçesi mi? Bizi isimlendirme konusunda zora sokan etkenler olduğu açıktır. Bu etkenler neler olabilir? Osmanlının kuruluş, yükselme dönemlerde dilde meydana gelen değişimler ve ön önemlisi yapılan harf değişikliğidir.
Bu isim değerlendirmesini yapan bizler günümüz koşulları ve şartları noktasında değerlendirme yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu şartlarda Osmanlıca mı? Osmanlı Türkçesi mi? dediğimizde Osmanlı Türkçesi olması kanaati oluşuyor. Neden mi?
Neden Osmanlı Türkçesi
Üzülecek bir durum ki hala birçok insan, okur, yazarımız hatta aydın dediğimiz kişiler Osmanlıcayı başka bir dil gibi algılıyor ve anlatıyorlar. Hatta bazıları bilerek bu algı üzerinde çalışıyorlar. Bu algının değişmesi önem arz etmektedir.
Ayrıca bugün ders kitaplarında ve Halk eğitimlerde Osmanlı Türkçesi ismi resmi olarak kullanılmaktadır.
Bu konuda daha detaylı olarak Osmanlı Türkçesi Nedir? Konu makale okunarak bilgi edinilebilir.
Elbette burada en önemli unsur Osmanlıca, Osmanlı Türkçesi, Osmanlı Dili, Eski Türkçe ne dersek diyelim isim üzerine tartışmak yerine daha ziyadesiyle bu lisanı öğrenmek olmalıdır. Bu bizim ecdadımıza karşı vefa borcumuzdur…
Umarım Osmanlıca mı? Osmanlı Türkçesi mi? makalemiz size bir fikir vermiştir. Selam ve dua ile .. Allah’a emanet olunuz.
Osmanlıca Eğitim nedir? Makalemizi okuyabilirsiniz.
Osmanlıca öğrenmek istiyorsanız 8 ders ile çok kolay bir şekilde öğrenebilirsiniz.
Bizi bu konu hakkında açıklığa kavusturduğunuz için teşekkürler.
You got a very wonderful website, Gladiolus I detected it through yahoo.