Neden Osmanlıca? Malum ecdadımızın yaklaşık Bin yıldır kullandığı bir yazı dilidir Osmanlıca. Bu yazıyla nice medeniyetler kurduk, bir çağ açıp bir çağı kapattık. Nice devletleri adaletle yönettik. İşte bu yazımızda Neden Osmanlıca konusunu işledik?
Neden Osmanlıca? Bilinmelidir ki bir toplumu, milleti yok etmenin yolu, o toplumun lisanını bozmaktan geçiyor. Dilini kaybetmiş unutmuş milletler, hafızasını hem kişisel hem de milli kimliğini kaybetmiştir.
Elbette kendi kültürünü ve tarihini unutanlar, geçmişine ulaşamaz, geçmişinin ne olduğunu bilemez, ne bugünü ve ne geleceğini tam olarak bilemez bir hale gelir.
Bizim öz dilimizin milli dilimizin zenginliğinin göstergesidir. Bu kadar zenginlik keşfedilmeyi beklerken, neden bizler kendimizi dar bir kalıba sokuyoruz, kendi dilimize bir yabancı gibi bakıyoruz.
Neden Osmanlıca?
Osmanlıcanın sadece akademik birimler tarafından ele alınması diğer eğitim kurumlarında gerek olmadığını ifade eden anlayış ise tamamen yanlıştır. Çünkü her an her yerde bu eserlerle karşılaştığımızda akademik birini mi çağıracağız?
Osmanlıcanın kendi bünyesinde elbette kolay, orta ve zor kısımları var. En azından öğrenilmesi kolay olan Temel Osmanlıca herkesin öğrenmesi lazımdır.
Hayatımızın içinde ve her daim karşı karşıya geldiğimiz camilerde, kitabelerde, çeşme kitabelerinde, dedelerimizin mezar taşında veya mektuplarında Osmanlıca ile karşılaştığımızda okuyabilecek kadar Osmanlıcayı herkesin bilmesi gerekmez mi?
Düşünün bir turist ile aynı mekanda Osmanlıca bir eserle ile karşılaşsak ikimizde bir turist gibi o metinlere baksak normal midir? O turist bize sorsa burada ne yazıyor cevap veremezsek utanmaz mıyız?
Onu dur bekle akademik birine haber edeyim mi? Diyeceğiz ona. Bu noktadan hareketle en azından temel seviyede herkesin bilmesi gerekliliği ortadır.
Niçin Osmanlıca?
İnsanoğlunun bu dünyada bir sonu olduğu gibi devletlerin de sonu oluyor. Osmanlı dahi son buldu, ancak Osmanlı’dan kalan muhteşem bir hazine son bulmadı.
Bu hazine elimizde duruyor, okunmayı, tasnif edilmeyi yeni nesle aktarımı istiyor. O zamandan bu zamana aktaracağımız nice tecrübeleri, hatıraları, bilgileri barındıran bu hazine eğitim görmüş Osmanlıca öğrenmiş fertleri bekliyor.
Eğer bir nostalji olsaydı, bir hobi olsaydı, üzerinde bu kadar durulmaya belki değmezdi… Ancak elbette öyle değil.
Koskoca bir Devlet-i Aliye’den kalan bu evraklar, edebi metinler, kitaplar, kitabeler, mezar taşları ve daha niceleri evet bir hazinedir. Öyle ki bu hazine kendisini keşif edecek gün yüzüne çıkarılacak ecdadın torunlarını bekliyor.
Osmanlıca Zengin Bir dildir
Evet Osmanlı Türkçesi ile yeni ifadeler, cümleler, kelimeler ile karşılaştıkça okuyanların kültür, bilgi ve his dünyasını da değiştiriyor. Bu sebeple yeni neslin bu bilgi birikimine ulaşmaya çok, ama çok ihtiyacı var. İnsan kelimelerle düşünür ve düşündüğünü ifade ettikçe zekası ve duyguları gelişir. İşte Osmanlıca bu noktadan dahi çok önem arz etmektedir.
Çünkü Osmanlıca içerik olarak oldukça zengindir. Kelime haznesi geniş hayal ve fikir dünyamızı, sanat ve edebiyatımızı, kültürümüzü, duygularımızı ve duygularımızın inceliklerini ifadede edebilecek yeterliliktedir.
Genel ve kaba anlatımla değil en ince bir şekilde detaylı net bir şekilde ifade etmek mümkündür. Halbuki bizim duygularımızın hislerimizin derinlikleri var ve bunlar tek bir kelime ile değil her bir hissimizi ifade edecek kelimeler vardır Osmanlıcada.
Örnek olarak stres kelimesini ele alalım Ne olursa hemen stres diyoruz. Takımın maç yapmış kaybetmiş stresli, cenazen var stresli, yağmur yağmış ıslanmış stresli, işi çok yoğun stresli, hasta olmuş stresli, düşünceli stresli yok artık her hale stresli mi diyeceğiz? Bu kelime tek başına her halimizi nasıl ifade edecek?
Osmanlıcada ise bu stres kelimesi yerine bakın neler kullanabiliriz. Sıkıntı, gerilim, melal, inkisar, gam, kaygı, gussa, keder, dilhun, ızdırap, kasvet, mahsun, üzüntü, kahır, yeis, efkar, teessür, tasa, dert, elem, teellüm, vb..
İşte gibi bu kelimeler varken ve her halimize uygun olanı tam anlatacakken neden bunların hepsini görmeyip sadece stres kelimesi ile yetinelim değil mi? Osmanlıca Eğitim ile bilgi, düşünce ve his dünyamızı neden geliştirmeyelim?
Osmanlıca Bir köprüdür
Osmanlıca dediğimizde tarihi olarak, kültür ve medeniyet olarak geçmişle bağlarımızın merkez noktasında bu kadim dil yer alır. Hem sadece yaşadığımız coğrafya değil Osmanlının hakim olduğu yerler bölgelerle ile de bağlantımızı kurar. Dolayısıyla Osmanlıca bir bu noktada bir köprüdür ortak bir nokta olarak görmek gerekir.
Allah’a emanet olun Selametle kalın..
Osmanlıca öğrenmek çok kolaylıkla öğrenebilirsiniz.