Caferağa Medresesi, İstanbul’da Sirkeci’ye geçip, Ayasofya’nın benzersiz güzelliğini geride bırakıp Gülhane’ye gelmeden sağ tarafta bir sokak bulunmaktadır. “Caferiye Sokağı” ve “Caferağa Medresesi” tabelası gözümüze ilişir. İşte burada bulunan mederesedeki bir kitabeyi inceliyoruz.
Caferağa Medresesi Cafer Ağa tarafından inşa ettirilmiştir. Bu zat Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaşamış saray ağalarındandır. 1554-1557 yılları arasında görev yapan Cafer Ağa bu medreseyi Mimar Sinan’a yaptırmaya başlamış ancak Cafer Ağa’nın 1557 yılında ölmesiyle medresenin inşası kardeşi Haremağası Gazanfer Ağa tarafından 1559 yılında tamamlanarak eğitime başlamıştır.
Caferağa Medresesi ve Kitabesi
Caferağa Medresesi bir belirli bir külliyeye bağımlı olmayan bağımsız bir yapısı vardır. Kemerli bir kapısı ile dörtgen bir avluya sahiptir. Avlunun etrafındaki hücreler dersliklerden meydana gelmektedir.
Eğimli bir araziye yapıldığı için oldukça hareketli bir görünümü vardır. Mimar Sinan bu medresede eğim mimarisini çok iyi uygulayarak hünerini göstermiştir. Medrese giriş kapısında üç kitabe yer alır. Biri üst tarafta diğerleri sağında ve solundadır.
Caferağa Medresesi üst tarafında bulunan kitabede Yerebatan Sarnıcından medreseye su bağlanması için Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilen izin bulunmaktadır. Kalan iki kitabede ise medresede bulunan kandillere zeytinyağı alınması için hayırseverlerin yaptığı bağış ile ilgili yazı bulunmaktadır.
Sarayı hümâyunda kâin teberdaran-ı zülfliyan * Hassa kethüdası olup tarik-i Hacc-ı Şerifde
Vefat iden Niğdeli Süleyman Ağanın * Sülüs malından olarak tebardaran-ı merkum neferatından
Vasisi olan Mustafa Efendi marifeti ile * Ayasofya Kebiri cami-i şerif kurbunda kain
Soğuk kuyu medresesinde müced odalarda * Kain talebe-i ulum için rugan-ı zeyt bahası
Olmak üzere teberdaran-ı merkumun vakfına * Dört bin kuruş vaz olunup beher kisesi
Şehriyye beşer kuruş nema-i itibariyle şehriyye kırk kuruş * Vakfı mezburun mütevellisi tarafından ahz olunarak
Ne miktar rugan-ı zeyt eder ise talebe-i ulumu merkumun mukaseme * Olmak vakfı mezkuru hayır dua ile yad ve cümlenin malumu oluna
Hicri 1263
Kelime İncelemesi:
Kain: Bulunan
Teberdaran: Baltacı
Hassa Kethüdası: Padişahın Yaveri
Sülüs: Üçte biri
Merkum: Adı geçen kişi
Neferat: Neferler
Kurb: Yakın Olmak
Rugan-i Zeyt: Zeytin Dalı
Vaz: Koymak
Beher: Her Biri
Nema: Büyümek
Mezbur: Adı geçen kişi
Mütevelli: Vakıf Yöneticisi
Ahz : Alma
Mukaseme: Paylaşmak
Kitabe nedir?
Tarihi bir eserin veya binanın ne zaman yapıldığı ne zaman tamir edildiği ve tarihi eser hakkında bilgilerin bulunduğu taştır. Kitabeler taştan olabildiği gibi mermer, çini, ahşap, maden vb. şeylerden de olabilir.
Kitabeler ile ilgilenen ve konusu kitabeler olan ilime ise Epigrafi denir. Kitabelere aynı zamanda yazıt da denmektedir. Kitabeler bugün tarihçilerin ve arkeologların en önemli kaynak ve vesikaları konumundadır. Sitemizde bulunan 4. kur dersleri kitabeler hakkında bilgi vermektedir.
Osmanlıca Nedir?
Osmanlıca Türkçenin Kuran alfabesi ile yazılmış şeklidir. Yani esasen yazı dilidir. Milli kültürümüze ait eserlerin hemen hemen tamamı Osmanlıcadır. Dil bir milletin hafızası ise Osmanlıca bu hafızanın en önemli bir unsurudur.
Osmanlıca hadd-i zatında Türkçedir. Arapça ve Farsçayı içinde bulundurmasını yadırgayanlar olsa bile bu hal onun için bir zenginliktir. Bunu garipsememek gerek; çünkü, Kur’an Arapçadır ve bir çok dini eserler de Farsçadır. İslamiyet merkezinde bulunan Osmanlıda bu üç dilin birleşmesi anormal bir şey değildir. İşin doğal hali budur zaten.
Değerli yorumlarız ile siteye destek verirseniz sevinirim. Allah’a emanet olunuz. Selametle kalınız.
Naile Vesile Hanım Çeşmesi Kitabesi isimle yazımızı okudunuz mu?