Peygamberimizin En Büyük Mucizesi Nedir?

Peygamberimizin en büyük mucizesi nedir? Bu sorunun hiç kuşkusuz cevabı Kuran’dır. Üstelik bu öyle bir mucizedir ki etkisi günümüzde hala devam etmektedir.

Peygamberimizin en büyük mucizesi olarak verilen Kuran kıyamete kadar devam edecek bir mucizedir. Peygamberimizin en büyük mucizesi Kuran olduğuna dair ittifak bulunmaktadır. Bu yüce kitap sadece o asra değil bürün asırlara hitap ediyor, akıllara durgunluk veriyor ve herkese rehber oluyor.

Peygamberimizin Mucizeleri

Hz. Peygamber (sav) bu noktada mealen şöyle demiştir. “Bütün peygambere mutlaka kendi zamanlarındaki insanların inandıkları bir mucize verilmiştir. Bana mucize olarak verilen ise Allah’ın bana vahyettiğidir.” (Buhari)

Peygamberimizin En Büyük Mucizesi Neden Kurandır?

Hz. Musa peygamber zamanında sihir revaçta olduğu için ona o noktada mucizeler verilmiştir. Hz. Peygamber döneminde ise şiir ve hitabet çok ileri idi. Belagat, fesahat ve edebiyat sanatları son derece revaçta ehemmiyetliydi. Bir sözle bazen savaş biterdi. Bu nedenle Hz. Peygamber’e bu neviden bir mucize gelmiştir.

Kur’an Allah kelamı olup insanların benzerini dahi yapmak noktasında aciz kaldıkları ve pek çok mucizeyi içinde barındıran kutsi bir kitaptır. Şiir ve edebiyatta ileri olan müşrikler “İşittik, şayet istersek biz de onun gibisini (yani Kur’an gibisini) söyleriz. Bu evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir.” (Enfal suresi 31) dediler.

Bu ifadeler üzerine Kur’an müşriklere şu şekilde meydan okumuştur. “Yoksa Kuran’ı o (peygamber) mi uydurdu diyorlar. De ki, öyle ise onun gibi uydurma olacak şekilde on sure getirin. Ve sözünüzde doğru iseniz, Allah’tan başka gücünüzün yettiği kimseleri de çağırın.’’(Hud suresi 13)

Bunun benzeri olan başka ayetlerde de ebette vardır. Bahze konu ayetler 1400 yıldır hala ortadır. Ne o zaman ne şimdiye kadar hiçbir kimse bırakın kuran’ın bir benzerini ne on sure ne bir ayetin dahi benzerinin getirilememesi Kuran’ın açık bir mucizesi değil midir?

En Büyük Mucize Kurandır

Peygamberimizin en büyük mucizesi elbette ittifakla Kuran’dır. Kuran 40 vecih ile icazlı olup benzeri olamaz. Hem 7 külli vechi icazı vardır ki onlar şunlardır. Lafzındaki fesahat, Nazmındaki cezalet, Câmiyeti harikulâdesi, İcazdaki belagatı, Üslup ve icazındaki genişliği ve kapsayıcılığı ve İhbarat-ı gaybiye yani gelecekten haber vermesidir.

Evet Kur’an-ı Kerim hem söz (lafız) hem de mana olarak mucizedir. Bu mucize olan kitap Arap edebiyatı ve şiirinin en zirvede olduğu bir zamanda gelmiştir. O devirde şiirler, hitabetler, belagat sanatları oldukça ileriidi. O zamanda dahi seviyesinde harika eserler veren Araplara bir benzerini getirmeleri için meydan okumuştur.

Lakin o dahi kişiler Kuran’ın üslubu, nazmı, fesahati ve belagati karşısında bir şey yapamamış aciz kalmışlardır. Hatta o sözleri işiten zamanın büyük şairleri “Bu sözler beşer sözü olamaz” diyerek iman etmişlerdir.

Kur’an-ı Kerim öyle bir mucize kitaptır ki dünyevi ve uhrevi bütün hakikatler içinde bulunmakta ve asırlar boyunca insanlığa rehber olmaktadır. Günümüzde bilim ve tekniğin gösterdiği ve ulaşacağı şeylere Kur’an ta asırlarca öncesinden bizlere haber vermiştir. Bu hakikate işaret eden yazılan binlerce kitaplar ortadadır.

Peygamberimizin en büyük mucizesi olan Kuran meydandır ve yaşayan bir mucizedir. Meydan okuması hala geçerlidir. On dört asırdır be meydan okumaya cavap verilemiştir. Tek bir ayet bile bu haliyle yaşayan bir mucizedir.

Kuran-ı Kerim’e şimdiye kadar bir nazire (karşılık) yapılamaması, küçükte olsa bir benzerinin yapılamaması, asırlar geçtikçe Kur’ân’ın gençleşmesi ile hükümlerinin yeni inmiş gibi taze kalması, hem asırlardır sürekli okunsa da insanları usandırmaması, geçmiş ümmetlerden ve ahiret alemlerinden inceliklerine varıncaya kadar doğru haber vermesi, belâgat ve fesahati gibi sayısız mucizevî yönleri bulunmaktadır.

Demek ki Kuran’a hangi cihetle bakarsak bakalım ister lafzen ister mana olarak onun her ciheti ve suresi harflerine varıncaya kadar istisnasız her şeyiyle mucizedir. Ve insanlık onu taklit etmekten acizdir. Üstelik bu kuran ümmi bir zattan çıkmıştır. Vesselam