Osmanlıca İle İlgili Kim Ne Dedi?

admin 257 Görüntüleme
6 Dk. Okuma süresi

Osmanlıca ile ilgili kim ne dedi? Evet Osmanlıcanın kıymeti zaten malum bilen biliyor. Bu yazımızda Tarih, Edebiyat, Sanat, Gazetecilik, Politika, Sosyoloji alanında donanımlı ve en önde gelen isimlerinin Osmanlıca ile ilgili neler söylediklerini ele alacağız.

Osmanlıca ile ilgili bu önemli ve meşhur kişilerin sözlerini öğrenmekte ve bilmekte fayda var. Zira hem kendiniz için faydalı hem bazı anlamak istemeyenler için faydalıdır.

Osmanlıca İle İlgili Ne Dediler

Osmanlıca ile ilgili

Ünlü edebiyatçı hikâye ve roman yazarı Peyami Safa Osmanlıca ile ilgili bakın ne diyor;

Milli kütüphanelerde bulunan eserleri, onların dilini ve harflerini bilmeyen, bunları okumaktan aciz dünyada başka bir millet var mıdır? Kendisine ait Tarih, Edebiyat, ilim, felsefe ve din kitaplarından, milli kültürün definesi olan eserlerden haberi olmayan bir milletin, bir toprak üzerinde rastgele toplanmış kuru bir kalabalıktan farkı var mıdır?

Avrupalı dediklerimiz okullarında Shakespeare, Schiller, Voltaire kimdir bilgi verirken talebeye bunların kütüphanelerdeki eserlerini de okutuyor. Hem sadece bir parçası, bölümü değil, tamamı okutuluyor.

Bugün 21 yaşında Türk gencine Naima,  Fuzuli, Cevdet Paşa tarihini orijinalinden okutabiliyor muyuz? Öyle ya yeni yazıya çevirseniz de okusa yine anlayamaz. Bu talihsiz genç için Baki’nin muhteşem Mersiyesi, Galip’in nefis Hüsnü-ü Aşk’ını Hamid’in Tarık Bin Ziyad”ı muhteşem abidelerdir.

O zavallı genç bu muhteşem eserler ile İstanbul’un tarihi eserleri arasında 2 gözü kör dolaşan bir turist gibi gezer durur. Tarihini, atasını, dilini, edebiyatını bilmez ve sevmez. Yani kendini bilmez ve sevmez.

Osmanlıca ile ilgili ünlü yazar ve Edebiyat Tarihçisi Nihad Sami BANARLI şöyle diyor;

Öyle her dil imparatorluk dili olamaz. Zira her millet imparatorluk kuramaz. Nasıl ki fethedilmiş (alınmış) bir toprak parçası Türk vatanı oluyor ise aynı milletçe fethedilmiş kelimeler de öyle Türk kelimesi oluyor.

Yüzyıllardır Türk milletinin malı olmuş, Türk’ün sesiyle, sanatıyla işlenmiş, evine, ailesine, köyüne, aşk ve iman Türkçesine girmiş, Türk’ün vicdanına yerleşmiş, heyecanıyla işlenmiş ve Türk olmuş kelimeler de verilemez! Bu kelimeler bizim zafer ve şeref hatıralarımızdır.”

İlginizi Çekebilir:   Kıssadan Hisse Bir Hikaye

Düşünür denilse Türkiye’de, sosyolog denilse ilk sıralarda akla gelen isimdir merhum Cemil Meriç Osmanlıca ile ilgili bakın ne diyor;

Bir milletin hafızası Kamus, yani kendisi, heyecanıyla, şuuruyla, hassasiyetiyle. Kamusa el uzanmış ise namusa uzanmıştır. Fransız ihtilali her mukaddesi yıkmış tek mukaddese saygı göstermiştir. Kamusa. Heyhat! Cinnet batıda bile terbiyeli.”

Merhum şair ve yazar Attila İlhan da Osmanlıca ile ilgili dilin tarihi yönüne şöyle değinir. 

Türklerin yüzyıllar boyunca geliştirdikleri özgün bir dildir Osmanlı Türkçesi. Arapçadan ve Farsçadan yararlanmış ama ikisi de olmamıştır. Yeni nesil Türk kuşakları Osmanlı Türkçesi’ni anlayabilmeli ki, gelecek ile geçmiş arasındaki köprüyü sağlam kurabilsinler.

Murat Bardakçı Osmanlıca Hakkında Şöyle Diyor

Entelektüelliğin şartı Osmanlıcayı bilmektir. Kendi kültürünü bilmez o kültürü İngilizceden okumaya çalışır. Batı’yı bilmez sadece kafa çekip ahkam (hüküm) keser.

Ben şunu ifade ediyorum: Osmanlıca bilmeyen entelektüeller cahildir. Eğer 1928 tarihinden önceki yazılmış eserleri okuyamıyorsanız, boşuna ‘‘okur-yazarım’’ diye geçinmeyin. Bugün bir İngiliz entelektüeli Shakspeare ve Shelly okur ve bilir. Bizimkiler Nedim’i, Fuzuli’yi anlamaz bilmez Şeyh Galip’i utanmadan İngilizcesinden okurlar. Bizde birçok tarih kitabı halen Osmanlıcadır. Yani kendine ait kültürü bilmeyen entelektüel olamaz.

Önde gelen Edebiyatçılarından Hamza ZÜLFİKAR Osmanlıcanın bildiğimiz Türkçe olduğunu söyler ve şunları ifafe eder.

Osmanlı zamanında kullanılan dil şüphe yok ki Türkçedir. İçinde oldukça fazla Arapça ve Farsça kelime olmasına rağmen cümle yapısı Türkçedir. Fatih Sultan Mehmet zamanı tarihçilerinden Tursun Bey’e ait Tarih-i Ebu’l-Feth adlı eseri okurken aldığım bazı cümleler vardı. Şimdi “Osmanlıca mı, Osmanlı Türkçesi mi?” tartışmasında aldığım bu not aklıma geldi. Şöyle yazıyordu.

Gel imdi her gün ah eyle, Günahlarını anup inile; Biz kıssaya girelim, sen dinle…”

İlginizi Çekebilir:   Teşvikiye Cami Kitabeleri

İlber Ortaylı Osmanlıca Hakkında Şöyle Diyor

Türkiye’de bugün bir münevverin Osmanlıca okumayı bilmesi lazımdır. Atla deve değil. Osmanlıca denildiğinde öyle Fransızca ve Rusça gibi ayrı dil olarak anlaşılamaz. Arap harfleriyle yazılmış bir Türkçedir. Her dilde zamanla bazı değişiklikler gelişir ama bu durum ayrı bir dilden söz etmeyi gerektirmez. Nihayet Osmanlıca anneannemizle dedemizin mektuplaşma dilidir.

Japon Bilin insanı Kiyo Hiko Hasebe’den bizi utandıran sözler;
“Ben Japon’um Osmanlıca biliyorum. Sen Türk’sün ama bilmiyorsun. Yani ben değil asıl sen yabancısın.”

Bir hatıra  

Bu konu ile alakalı bir hatıramı anlatmak istiyorum. Yedi sekiz yıl önce başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde araştırma yapmak için gitmiştim. O dönemde Osmanlı Yazısı olarak sadece “rik’a”yı okuyabiliyorum.

Benim hemen yanımdaki masada Amerikalı olduğunu tahmin ettiğim bir tarafı felçli, felçli olduğu için kendisine eşi zannettiğim bir bayan da yardımcı oluyor. Baktım bir adam yanıma geldi.. Türkçesi iyi değil zor bela “Beyefendi,  burada bir kelime var ama okuyamadım. Bir baksanız?” dedi.

Tabi dedim. Deftere baktığım zaman yazının “siyakat” yazısı olduğunu gördüm. O güne kadar siyakat yazısını okumayı hiç denememiştim. Osmanlıcayı bilenler bilirler, siyakat okuması en zor yazı çeşididir.

Her ne ise adamın gösterdiği kelimeye baktım sonra bir daha baktım ama hiç bir şeye benzetemedim. Şimdi adama desem okuyamadım ayıp olacak utanacam. Hani “Türküz”… Osmanlı Torunuyuz, Bu yazı da bizim yazı. Artık benzetebildiğim kelimeyi söyledim. “Abdullah…”  Adam “Hah, Tamam… Abdullah” dedi. (Alıntıdır)

İşte böyle bizim Osmanlıcayı okumamız lazım değil bir elzem yani bir gereklilik. Hem de çok geç kaldık artık ön yargıları bir tarafa bırakmak ve ecdadın yadigarı olan, sanat, tarih, kültür, edebiyat ve medeniyetin temeli olan abu hazineye ulaşma vaktidir. Osmanlıca ile ilgili yazdığımız bu yazıdan müstefid olmanız temennisiyle.. Selam ve dua ile.

Osmanlıca ile ilgili merak ettiğiniz ettiğiniz bütün soruların cevaplarına ilgili makaleden ulaşabilirsiniz.

Osmanlıca dergiye buradan ulaşabilirsiniz..

Bu makaleyi paylaş
3 İnceleme
  • Atıf says:

    Japon doğru söylüyor. Ama sadece Osmanlıcaya değil pek çok şeye yabancılaştık

    Yanıtla
  • adige shafit says:

    Rika sı, matbu su daha neler neler. 10 civarında yazı şekli var. Her bir harfin baştaki ortadaki sondaki şekli başka. Hatta kelime içinde konumu bile farklı. 33 ses olsa örneğin matbu için yaklaşık 100 şekli ezberleyeceksin. Tam öğreneceğim desen 10×100=1000 adet harf ezberlemen gerekir ve bu herkesin harcı değil.
    Öğrenmek tabiiki iyidir ancak iyi ki latin olmuş ve herkese okur yazar olabilme fırsatı oluşmuş.

    Yanıtla
    • admin says:

      abartma ama bu kadar da olmaz. Bilmediğinizin bir alameti olarak kabul ediyorum.

      Yanıtla

İnceleme bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir