Kitabeler Hakkında Her Şey

admin 383 Görüntüleme
10 Dk. Okuma süresi
Kitabeler

Kitabeler kültürün, medeniyetin zamanla gelecek nesillere aktarılmasında en önemli belgelerdir, başka bir ifade ile denilmiş ki milli hafızamızdır.

Kitabeler kelimesi Arapça “ketebe” kökünden türemiştir. Anlam olarak “yazılı belge” anlamına gelmektedir. Kitabeler Nedir? Sorusuna şöyle kısaca cevap verilebilir.

Kitabeler bulunduğu yapıya dair bilgiler veren, oyma veya kabartma yoluyla kazandığı estetik görüntüyle önemli bir mimari ögesi olan, mansur ve nesir yazılışlarıyla da edebi metin olan, aynı zamanda tarihe hem şahit hem kaynak olan levhalardır.  Kitabeler medeniyet ve sanat tarihi araştırmaları için önemli olduğu kadar dil ve tarih çalışmaları ve araştırmaları için de önemli kaynak ve belge özelliğine sahiptir.

Kitabeler Soru Cevap

Kitabelerle hangi ilim dalı ilgilenir?

 İlk başlarda Paleografi dalının metotları ile eski Yunan ve Latin dilinde bulunanlar çözülerek değerlendirilmiştir. Daha sonraları ise kitabeleri kendine ait şekil ve metotlarla çözen, raporlayan, araştıran “epigrafi” (bizdeki adı ilm-i kitabet) adıyla müstakil bir bilim dalı incelemektedir.

Kitabeler nasıl okunur?

Kitabeler gerek Türk gerekse yabancı araştırmacılar satır satır okumak, yazmak, estanpaj (kazıyarak basma ve çoğaltma) ve fotoğrafını çekmek suretiyle epigrafi metotlarına göre okurlar.

Yazıtlar genellikle girift, bazen da istif kuralları dışında yazılanları yeri değiştirildiğinden araştıranların kitabenin dilini ve hat çeşidini iyi bilmesi kadar edebi olarak şiir, vezin ve ebced hesabı ve tarih gibi konularda da yeterli bilgi ve beceriye sahip olması gerekir.

Hat sanatının gelişmediği daha önceki zamanlara ait kitabeler ile zamanla yıprananların yazı bozuklukları kitabenin zemini motiflerle doldurularak giderilmeye çalışılır. Bundan dolayı okunurken ayrı bir dikkat, tecrübe ve ihtisas lazımdır.

Bunun yanında orijinal kitabeler çeşitli nedenlerle tamamen ortadan kalktığında, okunamaz olduğunda yerine eski tarihi taşıyan yenisi konabilir ki bu da araştırmacıları yanıltan bir husustur.

Kitabe çeşitleri Nelerdir?

Kitabeler genellikle 3 çeşittir. Kitabenin kimin tarafından ne zaman yapıldığını içermesini tarih kitabesi, yapının tamiri hakkında bilgiler içermesi tamir kitabesi, kemerler veya iç kapılar üzerinde olanlara ise Kitabe levhası denir.

Bize yazıldıkları dönemin diliyle, tarihiyle, sanatıyla, mimarisiyle ilgili bize çok önemli bilgiler verirler. Örneğin bir çeşme kitabesine bakarak o dönemin kültür ve medeniyeti ilgili çok önemli veriler elde edebiliriz.

Osmanlının ilk zamanlarına ait kitabelerde Arapça umumi olarak tek başına kullanılmıştır. Bununla birlikte bazı kitabelerde hem Arapça hem Farsçanın bir arada kullanıldığını görmek mümkün. 17. yy’dan sonra ise talik hattı yazısı işin içine girdikten sonra kitabelerde daha çok Türkçenin kullanıldığı görülmektedir.

Aynı zamanda kitabeler ile hat sanatının gelişimini, hangi zamanda hangi üslubun rağbet gördüğü de anlaşılabilir. Aynı şekilde şiir ve edebiyattaki gelişmelerde kitabeler üzerinden anlamak mümkündür.

Kitabeler hangi hat çeşidi ile yazılmıştır?

Yazıldığı dönemin yazı anlayışına göre değişiklik göstermekle beraber sülüs, celî sülüs, divani, kufi, ve talik hattının kullanıldığını görüyoruz. Osmanlı’da son dönemde özellikle 17-18. asırda talik hattının daha çok kullanıldığını görüyoruz. Bunun nedeni sülüs hattının harekeli bir yazı çeşidi olduğu için kitabelerde bu hattı kullanmak oldukça zor ve zahmetli olduğundandır.

İlginizi Çekebilir:   Hidayet Cami Kitabesinin Hikayesi

Kitabeler nerede görülebilir?

Kitabeler yapılarda aynı zamanda mimar, dekoratif ve ziynet unsuru olarak dikkat çeker, yazıldıkları yer ve zamana göre önem taşır.

Kitabelere genel olarak baktığımızda cami, mescit, medrese, han, hamam, köşk, saray, köprü hatta mezar taşları da bir kitabedir ve her çeşit dinî ve resmî binanın içinde veya dışında kapılarında, iç duvarlarında bulunur.

Genellikle cami kapılarında ile avlularının hemen üzerinde bulunan levhalarda “Namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır” (Nisa 103.ayet), mihraplarda ise “Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir” (Bakara 144.ayet) çeşmelerde ise “Her canlı şeyi sudan yarattık” (Enbiya 30.ayet), “Rableri onlara tertemiz bir içecek içirir” (İnsan 21.ayet) gibi ayetler vardır. Kütüphanelerin üst tarafında ise “Orada esaslı kitaplar vardır” (Beyyine 3. Ayet) genellikle bulunmaktadır.

Kitabeler nasıl yazılır?

Her biri sanat ve mimari harikasıdır ve yapıyla arasında bir uyum vardır. Uygulanacak alanın konumuna, hangi yazı çeşidinin uygulayacağı ve kim yazacağı, yazının yazıldığı zaman ile uyum olması gözetiliyor.

Örneğin kitabe yüksekte veya farklı bir alanda olacaksa, yazacak hattat, yazıyı bina ile oranlayarak yazıyor. Usta hattat Mustafa Rakım Efendi bir yazı kendisinden talep edildiği vakit ilk nereye yazılacak diye sorarmış.

Hatta yazılacak mekanı bile görürmüş. Bununla berber ne yazılacak yani metin de önemlidir. Eğer ayet yazılacaksa o vakit yanlış okumaya mahal vermemek için talik yazı yerine sülüs eder hattat.

Kitabeler nasıl yazılır? Rivayete göre, kitabeyi yazdıracak olan kimse, zamanın bu sahada usta olan hattatına gider ve yazı hattat tarafından bir kağıda mürekkeple yazılır. Daha sonra yazının üstüne başka bir kağıt konulur ve kömür tozuyla kalıbı alınır. Bu işlem yapıldıktan sonra taş ustası bu kalıbı bir mermere hak eder.

Demek bir kitabenin ortaya çıkmasında söz ustalar, yazı ustaları ve taş ustalarının ince ince emekleri geçiyor. Bundan sebep her bir kitabenin aslında bir sanat eseri olduğu, tarihi bir belge olduğu ve zamanını yansıtan birer vesika olduğu açıktır.

Restorasyon mu cinayet mi?

Zamanla yıpranmış veya yerinden düşüp kırılmış olan kitabeler usulüne göre restorasyon edilerek yenilenir. Ancak maalesef bu restorasyon ehil kişilerce yapılırsa ne ala. Maalesef bir dönem olmuş ki bu kitabeler ilgisizlikten veya garazdan restorasyon değil ya kırılmış ya çalınmış yada bakımsızlık yok olup gitmişler.  

Bazen de restore ettik, diye yerine koydukları yazıda ya harfler seçilmiyor ya gelişi güzel bir şekilde yapmak adına yapılıyor veya orijinalinden farklı şeyler yazanlar bile çıkıyor. İşte o zaman restorasyon cinayeti dediğimiz şey ortaya çıkıyor. Üzülmemek elde değil neticede bir tarih bir emanet.

Günümüzde yapılara kitabe uygulama geleneğini eskisi kadar yaygın değildir. Kimi yeni yapılara kitabe konulduğu oluyor. Esasen günümüzde inşa edilen yapıların pek de öyle kitabe konulacak estetikte olmadığı da bir gerçektir.

İlginizi Çekebilir:   Kanuni Sultan Süleyman Kimdir?

Bu durumu yani güzellik ve estetik duygularımızın kaybolmasını bazı kimseler “İyi insanlar, iyi atlara binip gittiler.” sözüne atıfta bulunarak açıklamışlar.

İstanbul’un İncileri Kitabeler

Kitabeler dediğimiz de ilk aklımıza medeniyetler beşiği dediğimiz İstanbul geliyor. Fatih zamanında başlayarak İstanbul’da bulunan kitabelerin her biri hem yazı, hem de estetik olarak birer sanat eseridir.

Bunların başında, estetik ile yazı ve taş buluştuğu Topkapı Sarayı Bab-ı Hümayun gelir. Hattat Ali Sufi’nin Bab-ı Hümayun’da bulunan yazısı, harflerinin güzelliği ve estetiği bakımından Osmanlı hat tarihinin en önemli yazıları arasında gösterilmiştir. 

Bu kapının üst kısmında Besmele-i şerif ve müsenna hat ile (yani aynalı) Hicr Suresi’nin 45 ila 48. ayetleri yazılmıştır. Kabartma olarak yazılmış dört satırlık inşa kitabesi, Fatih tarafından hicri 883 tarihinde inşa ettirildiğini göstermektedir.

Yine sülüs yazısının büyük kısmın Ali Sufi’ye ait olduğu Fatih Sultan Mehmet tarafından adına inşa ettirilen Fatih Camii kitabesi dikkat çekiyor.  

Süleymaniye Camii’nin inşa kitabesi devrin şeyhülislamı Ebussuud Efendi tarafından hazırlanmış metni mermer zemin üzerine kabartma olarak celi sülüs yazıyla nakşedilen yazının zemini koyu lacivertle boyanmış ve yazılar altın varakla kaplanmış.

Lale Devri üslubunda ve onun karakteristik özelliklerini taşıyan Sultan III. Ahmet Çeşmesi ve sebili padişah tarafından hem söylenip, hem de yazılan kitabesiyle sanat tarihinde önemli bir yere sahiptir. Sultan III. Ahmed’e ait manzum tarih beytte “Tarihi Sultan Ahmed’in cari zebân-ı lûleden,  Aç Besmeleyle iç suyu Han Ahmet’e eyle dua” yazıyor.

İstanbul’da kitabeler anlatırken İstanbul’un fethedilirken kabri ortaya çıkarılan Ebu Eyyub El-Ensari’nin sandukasının kitabesini anlatmamak olmaz. Hazretin sandukasının ayak ucunda bulunan şiir Munib Efendi’ye ait olup, celi talik olarak nakşedilmiştir. Harfleri bir arada tutulması ve zemini bezemek için sarmal dallar ve yaprak motifleri kullanılmıştır.

Önemli bir diğer kitabe de Galata Kulesi kitabesidir. Önemli bir sembol olan kule, dünyanın en eski kulelerinden biri olarak gösterilmiş. Bizans kralı Anastasiustarafından 528 yılında fener kulesi olarak inşa edilen kulenin giriş kapısının üzerinde süslemelerle Sultan II. Mahmud tuğrası işlenmiştir.

Kitabede işlenmiş ay-yıldız motifler dikkat çekiyor. Maalesef bir dönemde kazınmış olan tuğranın alt kısmında Nuri Dede imzalı dört bölüm halinde tamir kitabesi celi talik ile 1832 yılında yazılmış. Kitabenin şairi Pertev’dir.

Sonuç

Daha bunun gibi gerek İstanbul’da gerek Anadolu’da birçok kitabe bulunmaktadır. Sitemizde üst tarafta bulunan menülerde örnekler içinde bulunan kitabeleri ayrı bir kategori yaptık ve tek tek ayrıntılı bir şekilde işledik. Kitabe Örnekleri burada bulunmaktadır. Umarım istifadeli bir yazı olmuştur. Selametle, Selam ve dua ile…

Osmanlıca Eğitim nedir? İlgili makalemizi okuyabilirsiniz. 

Osmanlıca mezar taşları örneklerini inceleyebilirsiniz.

Sıfırdan Osmanlıca öğrenmek ister misiniz? 8 ders ile çok kolay bir şekilde öğrenebilirsiniz. 

Bu makaleyi paylaş
İnceleme bırak

İnceleme bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir