İbretlik cevaplar her daim ilgimi çekmiştir. Tarih boyunca incelediğimizde iman ve islam konularında çok sorular sorulmuş ve etkili güzel cevaplar elbette verilmiştir.
İşte bu dini hikayemizde o kadar etkili ve güzel ibretlik cevap verilmiş ki takdire şayandır. İşte bizler de kendimizi ilmi olarak her zaman geliştirmeliyiz ve böyle bir şey ile karşılaşırsak gerekli izahlar yapabilmeliyiz.
Şems ve Felsefeciler
Bir zaman Hazreti Mevlana’ya bir grup felsefeci gelerek bazı sorular sormak istediklerini söylediler. Felsefecileri dinleyen Hazreti Mevlana onları Şems-i Tebrizi’ye göndererek aradıkları cevapların orada olduğunu ifade etti.
Felsefeciler vakit kaybetmeden hızla Şems-i Tebrizi hazretlerinin yanına gittiler. Onlar geldiklerinde mescitte talebelerine kerpiçle teyemmüm nasıl yapılır onu izah ediyordu. Hemen söz alarak geliş sebeplerini ifade ederek üç soru sormak istediklerini söylediler.
Şems-i Tebriz’i de onlara elbette sorunuz dedi. Aralarından sözcü seçtikleri kişi sormaya başladı. İlk sorusu “Allah’a iman ederiz vardır diyorsunuz lakin o görünmez madem vardır öyleyse göster de inanalım.” oldu.
Bu soruyu dinleyen Şems-i Tebrizi hazretleri cevap vermeden diğer sorunu da sor! bakalım dedi. İkinci soru olarak “Şeytanın ateşten yaratıldı dersiniz, arkasından ateşle ona azap vardır. Hiç ateş ateşe azap olabilir mi?” dedi.
Şems-i Tebrizi peki sorunu da sor! dedi. O da son olarak “Madem ahirette herkes hakkını alıyor ve burada yaptıklarının cezasını çekecek dersiniz. Öyleyse bırakın uğraşmayın insanların canı ne istiyorsa onu yapsınlar!” dedi.
Bu sorular üzerine Şems-i Tebrizi, o esnada elinde tuttuğu kerpici o adamın başına atıverdi. Soruları soran felsefeci afalladı, şaşırdı. Baktı olmayacak bir gayretle kadıya giderek şikayetçi oldu.
Kadı efendiye Hazreti Şems’i şikayet ederek dedi ki “Ben ona sorular sordum, o da başıma kerpiç ile vurdu.” dedi. Şikayetçiyim dedi.
İbretlik cevaplar
Şems-i Tebrizi Felsefecinin bu sözleri üzerine “Ben de yalnızca ona cevap verdim.” dedi. Kadı madem öyle diyorsun bu yaptığın işin açıklaması nedir deyince hazret şöyle anlatıverdi.
“Efendim, bana sordu Allah’ı göster de inanayım. O vakit felsefeci adam başının ağrısını bana göstersin de beraber görelim. O ise şaşırdı ve “Evet başım ağrıyor ama gösteremem” dedi. İşte Allah elbette vardır, ama görünmez ise de onu gösteren eseri çokça vardır.
Yine bana sordu “Şeytan ateşten ise ona ateşle nasıl azap edilebilir” Ben de ona toprakla vurdum ve onun başına acı verdi. Onun bedeni de topraktan o vakit neden acı hissetti.
Yine bana sordu ki “İnsanların canı ne isterse onu yapsın. Bundan dolayı bir hak olmaz.” Benim de canım da onun başına kerpici vurmak istedi ve ona vurdum. Şayet öyle neden hakkını arıyor?
Eğer bu dünyada küçücük bir şey için hak aranıyor ise o ebedi olan ahirette insanlar neden hak aranmasın?” Felsefeci bu güzel cevaplar karşısında çaresiz ve mahcup olmuş, söz söyleyemez duruma düşmüş ve oradan ayrılmış.
İbretlik cevaplar ne kadar güzel ve etkili değil mi? İşte bizler dahi öyle olmalıyız. Nerede ve nasıl konuşacağımızı bilmeliyiz. Dinimizi ve inancımızı her yerde tam olarak anlatabilmeliyiz. Vesselam. Allah emanet olun. Selam ve dua ile. Derviş ve kabadayı hikayesini okumak ve dinlemek için linke tıklayınız.