Hattı hümayun kısaca padişahlarının ehemmiyetli mevzularda ya bizzat yazdıkları ya da notlar düştükleri fermanlara ve beratlara verilen isimdir. Bunlara aynı zamanda Hatt-ı Şehriyari veya Hatt-ı şerif isimleri de verilmiştir. Daha sonraları ise iradeyi seniye ismini almıştır.
Osmanlı devletinin devlet işleyişi içerisinde hattı hümayun fermanlarının önemli bir yeri vardır. Zira bu buyruklarda Osmanlı sülalesinin simgesi olan al renkli keseler içinde taşınır, üç defa öpülür başa götürülür ve sonra açılarak okunurdu.
Hattı Hümayun Çeşitleri
Unvanına Hattı Hümayunlar
Ferman ve beratların ehemmiyetli olanlarda tuğranın üstünde, sağ ya da sol tarafında padişahın kendi hattıyla emrin hususların kusursuz yerine getirilmesini bildiren ve genelde kalıp olarak “Mucebince amel oluna”, “Mûcebince amel ve hilâfından hazer oluna” “Mûcebince amel ve hareket olunup hilâfından hazer ve mücânebet oluna” “Emr-i şerifim mûcebince amel olunup hilâf-ı inhâdan hazer eyleyesin” yazılırdı.
Fermanlarda padişahın el yazısı ile “Mukaddem ettiğin gibi bir türlü taksiratın zuhur eder ise sağ kurtulman muhaldir, gözün açıp refakatinde bulunan guzât-ı muvahhidîn kullarıma hizmet-i muhâfazada kıyâm edesin” tarzında tehditler yazılırdı.
Bazen ise “Mucebiyle amel olunup tebdil ve tağyirine sebep olanlar, ‘fe-men beddelehû ba‘demâ semiahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inne’llāhe semîun alîm’ nass-ı kerimine ma-sadak olup hüsran edeler, mücazat oluna” gibi dua cümleleri bulunurdu.
Beyaz Üzerine Hattı Hümayunlar
Padişahın kendisine arz edilen bir arz ya da telhis olmadan bir konuda direk verdiği emirlerdir. Bu emirler iç işleriyle ilgili olabileceği gibi yabancı bir devlet mensubuna yazılacak yazılarda olabilirdi.
Sadrazama hitaben yazılan hatt-ı hümâyunlarda ekseriyetle kullanılan elkab “benim vezirim” hitabıyla kısa idi ya da “Benim vezir-i gayret-semirim” gibi biraz daha uzunları kalıplar da kullanılırdı.
Sadrazamın Başkomutan namıyla sefere gittiği vakitlerde “benim serdar-ı ekremim” gibi kısa elkab yada yanına “Sen ki vezîr-i a‘zam ve vekîl-i mutlakım ve bi’l-istiklâl serdâr-ı zafer-rehberimsin” şeklinde uzun elkablarla da olabilirdi.
“sen ki” ile başlar ve “… valisi … paşasın”, “kaptan-ı deryâ … paşasın”, “bostancıbaşısın” ya da “kethüdâ kadınsın” şeklinde hatt-ı hümâyunun örnekleri de vardır.
Telhis, Takrir ve Arz Üzerine Hattı Hümayunlar
Çeşitli konularda sadrazamın arz ettiği telhis üzerine padişahın yazdığı emir veya kararlardır. Çeşitli elkablar kullanılmıştır. “benim vezirim” veya “kaymakam paşa” gibi Telhis üzerine yazılmış hatt-ı hümâyunların bir kısmında ise hiç elkāb bulunmazdı.
Bazen “verdim/verilsin”, “olmaz”, “varsın”, “yazılsın” gibi tek kelimelik; ya da “mâlûm oldu / mâlûmum olmuştur”, “tedârik edesin”, “manzûrum oldu / manzûrum olmuştur”, “cevap verile”, “mukayyet olasın”, “tedârik görülsün”, “berhûrdâr olsunlar” şeklinde elkablarda olabilirdi.
Bunlar haricinde Padişahın halkın içine çıktığı zamanlarda halk tarafından verilen kağıtlara yani arzuhallerin üzerine yazdığı örneklerde vardır.
Hatt-ı hümâyunlarda kaligrafi ve imlâlar ise çok iyi değildi. Hususen 4. Murad ve 4. Mehmed gibi çocuk yaşta tahta çıkanların yazılarında bu durum net görülüyordu. 4. Mustafa’nın yazısı hem iri hem okunaksızlığıyla da dikkat çekmektedir. 3. Selim’in yazısında da imlâ hatalarına rastlanmaktadır. Hattat olan 3. Ahmed ve 2. Mahmud’un yazıları ise gayet iyi idi.
Osmanlı İmparatorluğu’nda 16. yy kadar padişahların kendisi az ve sınırlı konularda yazılı emirler vermişler, daha çok sadrazam veya diğer görevlilerce hazır edilen fermanları onaylamışlardır.
Üçüncü Murat sadrazamlarına çok güvenmediğinden emirlerini doğrudan kendi hattı ile yani Hattı Hümayun ile vermeye başladı. Padişah adına divanı hümayundan yazılan tuğralı fermanların önemi azalmıştır.
İradeyi seniye
Hattı Hümayun yazı olarak “talik”, “talik kırması”, “nesih” ve “rika” hattı ile ile yazılmış olup 2. Mahmut zamanından itibaren başlayarak sadece “rika” ile yazılması âdet olmuştur.
Sadrazamın, bir sorunu özet olarak yazıp kendi düşüncesini de ekleyerek padişaha sunduğu kâğıt olan Telhis, bir memuriyet, bir rütbe ve maaş verilmesine, kalem ve daire teşkiline dair resmî daire âmirlerince elkabsız olarak tezkire gibi yazılan ve mühürlenen belge olan takrir, ve ferman ya da hattı hümayun yazılması usulü 1832 tarihinden itibaren bırakıldı ve yerini “iradeyi seniye” almıştır.
Bu tarihten sonra usul şu şekilde olmuştur. Başkatipler sadrazam tarafından verilen evrakı padişaha okur ve onun sözlü olarak iradesini aldıktan sonra gereğini bir tezkire ile ile yapılmıştır.
Bununla beraber Padişah tarafından bizzat çıkarılan iradeler de yine başkatipce bir tezkire ile sadrazama bildirilirdi.
Hattı Hümayun Örnekleri
Sultan 2. Mahmud’un el aazısı örneği olan hattı hümayun örneği aşağıdadır.
Kâimmakâm Paşa
Bağdad vâlîsi tarafından havâdisleri gördüm. İngiltere hâini bu dedikleri işleri itmez değildir. Sen Bağdad vâlîsinin hâlini bilenlerden tashîh) eyleyesin, yani kavline i’timâd olunacak ve maslahat ihâle idecek âdem değildir. Bundan akdem İngiliz konsolosu ile nizâ’ ihdâs eyleyüp bizi çok tacîz eylemişdi, şimdi tüccârın mal ve eşyâlarını ahz eyle disek fenâ mu’âmele ile İngilterelüleri ziyâde tekdir ider ve bize bir fâidesi olmaz. Henüz İngilterelü ne mu’âmele ideceği tahakkuk itmedi. Bağdad vâlîsinin mizâcını ve İngilterelüye mu’âmele-i lâyıka ne olduğunu bilenler ile müzâkere eyleyüp Bağdad vâlîsine nasıl yazılmak iktizâ eyler ise öyle yazasın. Gelen kâğıdları Sadr-ı A’zam’a irsâl idesin görsün.
Bu beyaz üzerine yazılmış örneğin okuma videosu aşağıdadır.
Ferman nedir? ve Ferman örnekleri konulu yazımız da okuyarak istifade edebilirsiniz.
Bu güzel bilgilerinizden dolayı teşekkürler hocam Allah razı olsun
This design is steller! You definitely know how to keep a reader entertained. Between your wit and your videos, I was almost moved to start my own blog (well, almost…HaHa!) Great job. I really loved what you had to say, and more than that, how you presented it. Too cool!