Fatih Sultan Mehmed’in Babasına Muhteşem Daveti Varna savaşı öncesinde cereyan etmişti. Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda geleceğini belirlemesi bakımından bu savaş oldukça önemli idi. Bu savaşta küçük yaşta tahta geçen Fatih ile babası arasında tarihe geçen konuşmayı anlatarak Osmanlıca’sını hem matbu hem rika hattı ile yazıyoruz.
Varna savaşı öncesinde 2. Murat hem Macarlarla yaşadığı sıkıntılar, hem büyük oğlu Alaaddin’i kaybetmenin getirdiği hüzün, hem uç beyleriyle yaşadığı sıkıntılar ve anlaşmazlıklar, hem Karamanlıların Macarlarla yaptığı antlaşmanın sükunet sağladığını düşünerek tahtan çekilme kararı aldı. Yerine ise henüz yaşı küçük olan 2. Mehmed’i yani Fatih’i bıraktı.
Fakat hadiseler beklediği gibi olmadı. Haçlı ordusu boş durmadı. Hem kargaşadan yararlanmak hem de 2. Mehmed’in yaşının küçük olmasından faydalanmak istedi. Büyük bir ordu hazırlayarak Osmanlıların üzerine yürümeye karar verdiler. Artık savaş kaçınılmaz olunca Fatih Sultan Mehmed’in Babasına Muhteşem Daveti olan ve tarihe geçen şu mektuplaşma cereyan etti.
Fatih Sultan Mehmed’in Babasına Yazdığı Mektup
Sultan 2. Murat Hacı Bayram Veli hazretlerinin, İstanbul’un fethinin oğlu şehzade Mehmed’e nasip olacağını söylemesi üzerine sağlığımda oğlumun padişahlığını göreyim diyerek tahttan feragat etti. Ancak sultan 2. Murat, haçlı ordusunun Varna’yı kuşatması üzerine İstanbul’a ordunun başına geçmesi için babasını şu ifadelerle davet eder.
“Eğer padişah siz iseniz din ve devletin hizmet istediği zamanda istiğna göstermeniz padişahlık vazifelerine aykırıdır. Eğer padişah ben isem, işte size emir ediyorum silah başına geliniz itaatin lüzumunu size ihtar ediyorum.” Şu davet üzerine sultan 2. Murat Osmanlı ordusunun başına geçmiş ve haçlı ordusunu Varnada mağlup ederek önemli bir zafer kazanmıştır. Bu daveti Osmanlıca olarak hem matbu hem rika yazdık. Resme tıkladığınızda yazılar büyüyecektir.
Osmanlıca Nedir?
Osmanlıca Türkçenin Kuran alfabesi ile yazılmış şeklidir. Yani esasen yazı dilidir. Milli kültürümüze ait eserlerin hemen hemen tamamı Osmanlıcadır. Dil bir milletin hafızası ise Osmanlıca bu hafızanın en önemli bir unsurudur.
Osmanlıca hadd-i zatında Türkçedir. Arapça ve Farsçayı içinde bulundurmasını yadırgayanlar olsa bile bu hal onun için bir zenginliktir. Bunu garipsememek gerek; çünkü, Kur’an Arapçadır ve bir çok dini eserler de Farsçadır. İslamiyet merkezinde bulunan Osmanlıda bu üç dilin birleşmesi anormal bir şey değildir. İşin doğal hali budur zaten.
Değerli yorumlarız ile siteye destek verirseniz sevinirim. Allah’a emanet olunuz. Selametle kalınız. Ayrıca Teşvikiye cami kitabeleri isimli yazımızı da okuyabilirsiniz.
Hello there, just was aware of your blog via Google, and located that it’s truly informative. I am going to watch out for brussels. I’ll be grateful when you proceed this in future. Many people can be benefited from your writing. Cheers!