Cüneyd-i Bağdadi Kimdir?

admin 345 Görüntüleme
11 Dk. Okuma süresi

Asıl adı Cüneyd bin Muhammed olup hicri 207 yılında Nehâvend’de doğmuştur. Cüneyd-i Bağdadi Bağdat’ta büyümüş ve orada zamanın alimlerinden maddi ve manevi ilimler talim eden yüksek derecelere nail oldu.

Cüneyd-i Bağdadi (r.a) hem evliyaların büyüklerinden hem tasavvuf usul ve esaslarını tespit ederek tasavvufun ortaya çıkmasını sağlayan büyük sufilerden birisidir. Onun nasihatleri ve risaleleri hem kendi zamanında hem sonradan gelen sufilere rehber olmuştur.

Cüneyd’in babası ticaret ile ilgilenen hali vakti yerinde ve alimlere büyük hürmet gösteren birisiydi. Oğlunu daha küçük yaştan ilim tahsiline göndermişti. Cüneyd-i Bağdadî ilk tahsilini İmam-ı Şafii’nin talebelerinden Ebu Sevr’den okudu.

Cüneyd-i Bağdadi’nin tasavvuf yolundaki mürşidi ise dayısı Seri es-Sakati idi. Henüz yedi yaşında iken ariflerin meclisinde bulunurdu. Küçük yaşta iken dayısı ile birlikte hacca gitti. Orada 400 kadar büyük zat, şükür ile ilgili konuşuyorlardı. Her biri şükrü izah etti ama bu izahlar neticesinde kamil bir izah çıkmadı.

Bu mecliste iken şükrün ne olduğunu soran dayısına “Allah’ın ihsan ettiği nimetle O’na isyan etmemektir. O’na isyan için, ihsan buyurduğu nimeti sermaye olarak kullanmamaktır.” dedi. O meclistekiler bu cevaba çok sevinerek tebrik ettiler. Dayısı ise bu cevabı onun ileride kemalata ereceğinin işareti olarak tevil etti. 

Cüneyd-i Bağdadi Hayatı

Maddi ilimler ile beraber manevi ilimlerde de kendini yetiştiren Cüneyd-i Bağdadi (k.s), ehl-i sünnet ve tasavvuf yolunun örnek zatlardan biri olmuştur. Dayısı sırrı sakati’nin evinde bir odada kalır seccadesi üzerinde, sabahlara kadar “Allah, Allah” der ve aynı abdest ile sabah namazını eda ederdi. Bu durum senelerce aynen devam etti.

O zamanın meşhur mutasavvıflarından Cafer el-Huldî (r.a.) onun hakkında şöyle dedi. “Hal ile ilmi onun gibi mükemmel bir şekilde birleştiren başka bir sufi daha bilmiyorum. Onu gören halinin ilminden, konuşmasını dinleyen ilminin halinden üstün olduğuna kanaat getirirdi.”

Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, hayatı boyunca cemaatle namaza devam etmiş ve otuz yıl boyunca namazda ilk tekbiri kaçırmadığı rivayet edilmiştir. Eğer namazında kalbine dünya düşüncesi gelse, o namazı tekrar eda ederdi. Ayrıca geceleri ise namaz ve zikir meşgul olurdu.

Geçimini helal yoldan kazanmak noktasında ticaretle de uğraşırdı. Lakin dükkânının bir köşesini perde ile ayırır ve bu mekanda ibadetine devam ederdi. Otuz kere yaya olarak hacca gittiği rivayet edilmiştir.

Salih birisi rüyasında Peygamberimizi (sav) gördü. Cüneyd-i Bağdadi de yanlarında idi. Bu esnada birisi gelip, Peygamberimize bir soru sordu. Peygamberimiz “Bunun cevabını Cüneyt’ten iste. O cevap versin.” dediler. Cüneyd-i Bağdadi “Ya Resûlallah! Sizin huzurunuzda nasıl konuşabilirim?” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz “Başka peygamberler ümmetlerinin tümü için ne kadar övünüyorlarsa, ben de Cüneyd ile o kadar övünürüm.” dedi.

İlim irfan şehri olan Bağdat’ın bütün ilim ehli onun hikmetli sözlerine hayran oluyorlardı. Asrının kutbu olmuş ve binlerce mürit yetiştirmiştir. Bilinen birçok ünlü alim bu mübarek zatın sohbetinde bulunmuş, onun müridi ve halifesi olmuştur.

Bu büyük sufi Hicri 297 yılında vefat ettiğinde cenaze namazını 60.000 kişi kıldı. Bağdat’ın Şûnûziyye Mezarlığı’nda dayısı ve şeyhi Seri’nin yanında toprağa verilen Cüneyd-i Bağdadi’nin çeşitli İslâm ülkelerinde makamları bulunmaktadır.

cuneydi bagdadi

Cüneyd-i Bağdadi Menkıbeleri

Cüneyd-i Bağdadi (k.s) yedi yaşında idi. Mektepten gelmiş ve babasının ağladığını görmüştü. Sebebini sordu. Babası “Zekât olarak dayına birkaç gümüş gönderdim lakin almamış. Ömrümü alimlerin almadığı gümüşler için geçirmiş olduğuma ağlıyorum.” dedi

İlginizi Çekebilir:   Hz Hud Peygamberin Kısaca hayatı ve Kıssası

Cüneyd-i Bağdadi bu sözler üzerine “Babacığım o parayı ver ben götüreyim.” deyip doğruca dayısının evine gitti. Dayısı şeyh seri yine almak istemedi. O zaman “Adalet edip babama emreden ve ihsan edip, seni serbest bırakan Allah’ın hakkı için bunları al!” dedi.

Dayısı sordu “Allah (c.c) babana neyle adalet etti ve bana ne ile ihsan etti?” dedi. Cüneyd “Babamı zengin etti. Zekat vermesini emretmekle adâlet etti. Seni de o zekatı kabul edip etmemek arasında serbest bırakmakla ihsan eyledi.” dedi.

Bu sözler Sırrı-yi Sekati’nin çok hoşuna gitti. “Oğlum! Gümüşleri kabul etmeden evvel seni kabul ettim.” dedi ve kapıyı açıp paraları kabul etti.

İhlas Nedir?

Bir gün Cüneyd-i Bağdadi’ye sordular “İhlası kimden öğrendiniz?” Şöyle dedi. Bir vakit Mekke-i mükerremede idim. Bir berbere giderek “Allah’ın rızası için saçlarımı tıraş eder misin?” diye sordum.

Berber cevaben “Elbette.” dedi. O sırada makam mevki sahibi birini tıraş ediyordu. Hemen tıraşını yarıda bırakarak “Efendi kalk. Eğer bir kimse benden Allah için bir şey istedi mi, tüm işler durur, derhal ona bakılır.” dedi.

Ondan sonra berber hemen koltuğuna beni oturtup tıraş etti. Tıraş bitince de bana biraz altın verdi ve “İhtiyaçların için lazım olur, harcarsın!” dedi. Ben bu hale çok hayret ettim. Sonra elime geçecek ilk parayı kendisine hediye etmek niyet ettim.

Biraz zaman sonra bana Basra’dan bir kese altın geldi. Hemencecik götürüp o keseyi ona verdim. O da nedenini sordu. Ben de niyetimi söyledim.

Bunun üzerine “Sen bana Allah rızası için beni tıraş et.” dedin. Ben de o niyetle seni tıraş ettim. Eğer şimdi bunları alırsam, niyetimde bir değişme olmasından korkarım.” dedi. İşte ihlası bu adamdan öğrendim.

Şetanın oyunu

Şeytan bir vakit hizmetçi kılığında Cüneyd-i Bağdadi’nin yanına gelerek “Efendim, size hizmet ederek şereflenmek, feyiz ve bereketlerinizden istifade etmek arzusundayım. Lütfen beni kabul ediniz.” dedi. Cüneyd-i Bağdadi de onun arzusunu kabul etti.

Şeytan yaklaşık olarak yirmi sene güzelce kendisine hizmet etti. Lakin bir kere olsun ona vesvese veremedi. Sonunda “Ey üstadım! Siz beni tanıyor musunuz?” diye sordu.

Cüneyd-i Bağdadi “Seni ilk geldiğin gün bilmiştim. iblissin.” dedi. Şeytan bunun üzerine “Ey Eba Kâsım! Ben senin kadar büyük makam ve derecelere kavuşmuş olan bir zât daha bilmiyorum.” dedi.

Cüneyd-i Bağdadi “Ey melun defol git. Kendimi beğenme, ucb gibi bir duruma düşürmek ve beni mahvetmek istersin değil mi? Bu çirkin amacına kavuşamayacaksın. Haydi defol!” dedi.

Namaz Kurtarır

Cüneyd-i Bağdadi vefat edeceği vakit çok üzgündü. Talebeleri korktular ve “Efendim! Bizim ümidimiz, sizin şefaatiniz bereketi ile kurtulmak idi. Sizin bu ızdıraplı ve üzüntülü haliniz yüreğimizi parçalıyor.” dediler.

Bunlara cevaben “Ey dostlarım! Ben 70 senelik ibadet ve taatimden ve sizlere üstat olmak ile kazandıklarımın tamamını, bir kıl ile asılmış olduğunu ve rüzgâr esmesi ile bir tüy misali sallandığını hissediyorum. Bu esen rüzgârın, ret rüzgârı mı, yoksa kabul yeli mi olduğunu bilmiyorum.” dedi.

Biraz sonra da “Allah!” diyerek ruhunu teslim eyledi. Vefat ettiği zaman 91 yaşındaydı. Vefatından sonra bir zat Cüneyd-i Bağdadi’yi rüyasında gördü ona “Allah-u Zülcelâl sana nasıl muamele etti?” dedi.

İlginizi Çekebilir:   Acele Karar vermeyin, Aceleci misiniz İşte Size Bir Hikaye

Cüneyd-i Bağdadi “İlim marifet dolu sözlerimin bana hiç faydası olmadı. Gece vakti kıldığım namazlar imdadıma yetişti. Ondan sebep akıllı insan salih ameli terk etmemeli, hallerden, manalardan uzak olmamalıdır.” dedi.

Tenkit Edemedi

Kelam ehlinden olan İbn-i Küllab bozuk fırkalar hakkında reddiyelerde bulunurdu. Bazıları ona, tasavvuf hakkında da yazmasını söylediler. O da “Bunların reisleri kimdir?” dedi. Cevaben Cüneyd-i Bağdadi’dir dediler.

İbn-i Küllab Cüneyd-i Bağdadi’ye birisini göndererek görüşlerini öğrenmesini söyledi. Hazret ona dedi ki: “Yolumuz, baki olanı fani olandan ayırt etmek, baki olana faydası olmayan her şeyden uzak durmaktır.” Bu cevap gelince; “Bu nasıl bir şeydir ki, anlamamız imkânsız.” deyip, hazretin meclisine gitti.

Ona tevhid hakkında bir soru sordu. Cüneyd-i Bağdadi öyle bir cevapladı ki hayrette kaldı. Bu cevabı tekrarlar mısınız?” dedi. Hazret daha değişik bir şekilde cevaladı. İbn-i Küllâb’ın hayreti daha da arttı. Bu cevabı da tekrarlarmısınız?” dedi.

Cüneyd-i Bağdadi bu sefer de daha farklı bir şekilde cevapladı. İbn-i Küllâb bu söylediklerinizi kavrayabilmem, ezberleyebilmem mümkün değil. Bari söyleyin de yazayım dedi. Hazret “Şayet bütün bunları söyleyen, ben olsaydım yazdırırdım.” dedi. Bu sözler üzerine ibn-i Küllâb, Cüneyd-i Bağdâdî’nin büyüklüğünü kabul etti ve ona hayranlığını itiraf etti.

Müslüman Oldu

Bir gün Hristiyan olan fakat görünüşte Hristiyan alâmeti olmayan bir genç, Cüneyd-i Bağdadi’nin sohbet ettiği meclise geldi. Cüneyd-i Bağdadi’ye “Ey üstat! Hazret-i Peygamber “Müminin ferasetinden korkunuz. Çünkü o, Allah’nın nuru ile bakar.” Bunun manası nedir?”

Cüneyd-i Bağdadi bir müddet sustu. Sonra başını kaldırarak “Müslüman ol. Müslüman olmak zamanın geldi.” dedi.O genç hemen zünnârını kesip orada Müslüman oldu. Alim biri der ki bu hâdisede iki keramet vardır. Birisi, o gencin Hristiyan olduğunu bilmesi, diğeri ise gencin, Müslüman olma vaktinin geldiğini bilmesidir.”

Cüneyd-i Bağdadi’nin Nasihatleri

Eğer bir kimsenin havada bağdaş kurup oturduğunu görseniz siz onun İslamiyet’in emir ve yasaklarına uymaktaki hassasiyetine bakınız. Şayet bu tam ise ona uyabilirsiniz. Emir ve yasaklara uymakta az da olsa bir gevşekliği var ise hemen ondan uzaklaşınız, zira zararı dokunur.”

Birisi Cüneyd-i Bağdadi’ye sordu “Gözümü yabancı kadınlara bakmaktan nasıl muhafaza ederim?” diye sordu. Cevaben “Yabancı kadını gördüğün vakit, Allah’ın seni, senin o kadını görmenden daha iyi gördüğünü hatırla” dedi.

Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine bir zat geldi. Ona “Ne istiyorsunuz?” diye sordu. O kimse “Nefsin hastalığına ilaç yok mudur?” dedi. Hazret “Nefsin ilacı, onun isteklerine muhalefet etmektir.” dedi. Bunun üzerine o kendi kendine; “Ey ahmak nefsim! Bunu ben sana kaç kez söyledim. Ama sen Cüneyd’den işitmeyince inanmadın.” dedi.

Hazrete “Allah’ın rızasına nasıl kavuşulur?” dediler. Cevaben “Dünyaya düşkün olmayı terk et ona kavuşursun. Nefsin isteklerine uyma ulaşırsın.” dedi.

İbadet etmek noktasında dünyanın bir saati, kıyametin bin senesinden daha iyidir. Çünkü bu bir saatte, salih faydalı amel işlenebilir. Lakin kıyametin o bin senesinde bir şey yapılamaz. O halde, ey mümin kardeşim! Vaktini boş şeylerle geçirme! Vaktinin kıymetini bil ve en iyi şeyler için kullan! Namazlarını vaktinde kıl ki, kıyamet vakti pişman olmayasın ve büyük sevaba ulaşasın!”

Cenab- Allah hem bu mübarek zattan razı olsun. Şefatlerinden nasptar olanlardan eylesin. Amin. Selam ve dua ile. Aziz Mahmud Hüdayi hazretlerinini hayatını okumak için linke tıklayınız. Vesselam.

Bu makaleyi paylaş
3 İnceleme
  • Abdurrahim Açıkgöz says:

    Rabbim bizleri Cuneydi Bağdadi Hazretlerinin ve daha nice veli kullarının hayatından dersler almayı ve hayatımıza tatbik etmeyi nasip etsin amin. Bilgilerinizden ve emeğinizden dolayı teşekkürler hocam Allah razı olsun.

    Yanıtla
  • AAAA says:

    hocam r10’da mesaj kutunuz dolu ulaşamıyoruz

    Yanıtla

İnceleme bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir